25 Aralık 2012 Salı

Ruh Obezi

İçimdeki dünyayı kusarsam rahatlayacakmışım gibi geliyor bazen.

Çok fazla gereksiz insan yemişim...
Çok fazla söz yutmuşum.

Midemde çürümüş bir sürü silüet. İçimde karşı tarafın alnına fırlatılıp, onu tek hamlede devirebilecek ama vicdan engelime takılı kalmış, eskimiş cevaplar.
Zamanla ağırlaşmışlar...

Öyle ki, ağırlıkları beni geriye çekiyor.
Adımlarım yok.
Ayaklarım hep çamura batıyor "Hayatım"a yürüyemiyorum.

Midem bulanıyor sonra. İçimdeki çürüklerin kokusu yakıcı. Genzim yanıyor...

Kaçmak istiyorum! Ama gidebileceğim tek yer yine kendim. Dünyam yine bana dönüyor... dünyam hep dönüyor. Midem bulanıyor...

Kendime katlanamıyorum.

Ben de zehirlenmişim.-zehirlemişler-
İçlerinin pisliği damarlarımda...
Sürekli yüksek ateş halindeyim. Huzurum kabullenemiyor.


Öküze özenip bütün bir gölün suyunu içen küçük bir kurbağa vardı ya... İşte öyle hissediyorum kendimi. Kocaman bir dünya yutmuşum, -yutturmuşlar-
Bana ait olmayanlarından.... Ne sindirebiliyorum, ne de kusabiliyorum olanları... olmuşları... olacakları...   Patlamama ramak var!

Ama inatla patlamıyorum!!!
Ruh obezi olmuşum. Zayıflayamıyorum....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder