19 Temmuz 2011 Salı

Home Alone Soundtrack ;)

Hayatımın hep bir fon müziği var şu ara.
Yolda yürürken, gece uyurken, otobüste giderken, temizlik yaparken, bu yazıyı yazarken...
Hatta bazen öyle zamanlar oluyor ki, hayatımın ritmi fonda çalan parçanın ritmiyle paralel seyrediyor.
Slow motion anlarım var benim! :)
Bi tür bağımlılık gibi oldu aslında bu, korkutuyor bazen.
Her anımın, her duygumun, her düşüncemin arkasında bi şarkı gizli.
Sırf bu yüzden bile, hayat o kadar somut ki!!!
Her şey biribiriyle eşleşmiş, her şeyin anlamı belli...

Offfff!!!
Beynim çöplük gibi oldu resmen. Bira fm de sağolsun "evde tek" olmamın acısını cayır cayır çıkarıyor benden! :)

Napıyım ama evimi özledim ben. Bıktım öyle evsizler gibi göçebe yaşamaktan. Orda burda kanepe köşelerinde uyumaktan, hatta uyuyamamaktan.Yatağımı özledim... odamı özledim...
Hem evde tek olmaktan falan da korkan biri değilim ki ben. Seviyorum yalnızlığımı. Kime ne yani. Rahat bıraksınlar beni!

Gerçi bu sefer bişeyler biraz daha farklı, sanki burda biraz daha yalnızmışım gibi.
Ne garip.
Tuhaf bir boşluk var. Küçükken korkunca saklandığım yatağımın altı yokmuş gibi sanki. Biliyorum saçma bi benzetme oldu ama öyle yani, daha farklı anlatmazdım.
Değişik bi güvenlik hissi vardı ve farklı bi aitliği...  bir de bi parça masumiyeti, çocukluktan kalma olduğundandır belki, bilmiyorum. :) Şirindi yani, hop diyeydi, zıp diyeydi işte. Öyle kendi halindeydi.
Orası camların saydam olduğunu kimsenin bilmediği bi yerdi(!)  (bu söz için ilerde telif ödemek zorunda olmaktan gerçekten çok korkuyorum, ama gerekirse patentini de alırım yani. Beni her durumda güldürebilen nadir şeylerden, bildiğin seviyorum pencerenin kırılınca adının değişmesini, çerçeveleri filan ehehhee.) :D
Aheahhehhahae sinirim bozuldu yine gece gece fena halde ehehehe :DDDD Neyse ya ben gidiyorum.
Ve fonda da mutlu son  var.
İyi geceler sayın okur. Ben artık yatıyorum :D

8 Temmuz 2011 Cuma

Kıyamet Alameti

Uyuyamadım...Uyumak istemedim.
Arkamda babamın izlerken uyuyakladığı aptal filmin gürültüleri... (sinir bozucu)
Yine Amerika'da kopan kıyametler. Dev dalgalar, depremler, salgınlar...
Her telefonun sonunda "seni seviyorum Sarah." (Hayatım boyunca seninle ilgilenemedim ama şimdi ölücez ya, seni seviyorum Sarah. Bunu ne kadar çok söylersem seni o kadar çok seviyorum Sarah. Dünya batıyor kızım, kaç kurtar kendini. Seni yine seviyorum Sarah. Son söylediğimle sana olan sevgim biraz daha arttı.Hadi kaç Sarah. )

Çok zavallıca...

Gürültüden rahatsız olup mp3 ümü taktım kulağıma, içimden bi sayı tuttum (7) bu çıktı.  Anlamlı oldu şu noktada. Canımı yaktı yine, ama bu sefer farklı şeyler düşündürdü. Ölmeye yakın; insanlara, onlara olan sevgimi açıklamak zorunda olmak istemezdim. Hiçbir şey söylemeden her şeyi anlatmak isterdim. Ya da her şey zaten açıklamaya gerek duymasındı. Bilinsindi...

Dünya batarken, dev dalgalar bizi yutarken, tepemize göktaşı düşerken... bunu bilen kaç kişi olur ki?
Hepsini geçtim bunu şu an bilen kaç kişi var acaba?
Neyse. Sabah oldu. Ezanlar falan... Ben yatıyorum. Günaydın bu arada :)

3 Temmuz 2011 Pazar

Bi yerde bi sıkıntı var. Sıkıntı naber?

Elalemin sorununu 86 farklı boyutta inceleyip bir dolu çözüm yolu üretebilirken kendi hayatıma anahtar deliğinden bakıyorum herhalde. Yoksa bu kadar saçmalık çok fazla... Bütün stratejilerini kurallarını hilelerini bildiğim bir oyunu oynamak istemememin nesi garip acaba? Adı üstünde işte oyun! Stratejik yani. Ne gerek var.
Ben gerçek olan şeyleri seviyorum. Yalın seviyorum. Ne biliyim kalıpsız, şekilsiz seviyorum. Bunu anlatamıyorum bir türlü. Olduğu gibi olanı seviyorum.
Sırf öyle olması gerektiği için yapmacık tepkiler vermek hem anlamsız hem de değersiz bana göre. (Edilgenlikten ölüyorum! :p)
Şikayet etmeye hakkım yok. Müstahak aslında bana. Böyle böyle, bir gün ben de ıslah olurum elbet. Bakalım... :)
Bu sefer bi farklılık vardı...ama artık gidiyorum.  Ne de olsa yalnızlık ömür boyu... yapcak bir şey yok.
Giderayak bi kedi yavrusu bulsaydım iyiydi :) Neyse o da olur bir gün...kısmet bu işler.
Oldu o zamann...okbye ;)